Çekya'nın bu küçük kenti, Unesco Dünya Mirasları listesinde yer alıyor. Ortaçağ'a özgü gotik mimariyi tek bir eserde değil de tüm bir yerleşim biriminde görmek çok etkileyici. Dar açılı sivri çatılı evleri kuş bakışı görüyorsunuz önce, kasabaya girerken. Başka bir dünyadasınız artık o andan itibaren. Sonra birbirine benzeyen o sokaklarda yürümeye başlayınca, büyük fotoğrafı kaybedip detaylarla ilgilenmeye başlayan bir gezgin haline gelmek, şirin kasabanın kanlı tarihini saklayabilir. Tarihin her yerde kanlı ve kirli olduğunu unutmayarak, Cesky Krumlov'unkine biraz yakından baktığımızda, cadılık suçlamasıyla yakılan, asılan, kasaba kalesinin burçlarından aşağıya, orada bekleyen yırtıcı ayılara doğru atılan sayısız kadın olduğunu görüyoruz. Bu haliyle Cesky Krumlov'un tarihi, acı ve dehşette herkesten biraz daha önde ama ironik olarak gezgin ilgisini hak etmede de ön sıralarda geliyor burası. Çünkü çok şirin bir kasaba. Çünkü bir kez daha, güzellik, karşıtıyla birlikte, bir arada.
Biz Christmas pazarının kurulduğu zamanına denk geldiğimiz için ayrıca güzeldi. Soğuk havaya rağmen renkli pazar da oyaladı biraz. Olmasaydı, kasabanın asıl hali, tenhalığı, Ortaçağ'ın ruhunu anlamamızı daha iyi sağlayabilirdi belki.
Küçücük kasabada çokça müze ve sanat merkezi var. Bizim hiç birini gezmeye vaktimiz olmadı ama ilgilisi için verecek küçük bir notumuz var: Küçük mumya müzesi, Harry Potter serisinin ilk filmi Felsefe Taşı'nın bazı sahnelerinin çekildiği mekan aynı zamanda.
Turistik satışta, ahşap oyuncak işçiliği ön planda.
